Ele Geçirilmesi Zor Kütleçekimsel Hafıza: Evrenin Gizli Simetrisi
Ele Geçirilmesi Zor Kütleçekimsel Hafıza: Evrenin Gizli Simetrisi
Kara delikler çarpıştıklarında, göle düşen bir çakıl taşının yarattığı dalgalanmaları andıran yerçekimi dalgaları şeklinde enerji yayarlar. Dalgalanmadan sonra evrenin (universe) ilk haline döndüğü inancının aksine, kütleçekim dalgaları aslında uzay-zaman dokusunda "kütleçekimsel hafıza" olarak adlandırılan küçük bir değişikliğe neden olur. Bu fenomen son derece zayıf olmasına rağmen, son bilimsel çabalar varlığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Kanıtlanması halinde, bu keşif yalnızca evrene yayılmış gizli bir simetriyi doğrulamakla kalmayacak, aynı zamanda yerçekiminin kuantum teorisine ilişkin değerli bilgiler de sunacaktır.
Kütleçekimsel hafıza kavramı, fizikçi Joseph Weber'in ilkel ekipmanlar kullanarak kütleçekimsel dalgaları tespit ettiğini iddia ettiği 1960'ların sonlarına kadar uzanıyor. Birçok kişi Weber'in iddiasına şüpheyle yaklaşırken, fizikçiler Alexander Polnarev ve Yakov Zeldovich Weber'in aletleriyle bu tespitin mümkün olmadığını kanıtlayarak iddiayı çürüttü. Ancak arayışları sırasında, kütleçekim dalgalarından etkilenen parçacıkların başlangıç konumlarına geri dönmediklerini keşfettiler. Bunun yerine, uzay-zaman dalga nedeniyle küçük ama kalıcı bir değişikliğe uğruyor.
Kütleçekimsel hafızanın bir fenomen olarak ciddiyeti, LIGO'nun 2016'da kütleçekimsel dalga keşfini duyurmasına kadar hissedilmedi. O zaman bile pek çok uzman kütleçekimsel hafızayı gözlemleme olasılığını küçümsüyordu. Ancak, bir astrofizikçi olan Paul Lasky, bunun varlığını keşfetmeye hevesli birkaç meraklı arasındaydı. Lasky, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü ve Monash Üniversitesi'nden meslektaşlarıyla işbirliği içinde, çoklu yerçekimsel dalga sinyallerindeki örüntüleri analiz ederek bu hafızayı tespit edebileceklerine ikna oldu.
Araştırmaları zorlu ve güçlüklerle doluydu. Bir seminerde, yerçekimsel hafızayı tanımlamanın başlangıçta tahmin edilenden daha karmaşık olduğunu gördüler. Ancak sebat ederek, hem LIGO hem de İtalya'nın Virgo dedektöründen gelen verileri birleştirerek, bu ince etkinin potansiyel olarak gözlemlenebileceği sonucuna vardılar. Kesin bir sonuç için gereken sinyal sayısı birkaç yüz ila birkaç bin arasında değişebilir, ancak yaklaşık bin sinyalin yeterli kanıt sağlayabileceği konusunda iyimserdiler.
Kütleçekimsel hafızayı anlamaya yönelik ısrarlı ve karmaşık arayış, astrofizikçilerin inatçı merakının altını çiziyor. Eğer gerçekten tespit edilirse, bu fenomen yalnızca kozmos ve onun içsel simetrileri hakkındaki anlayışımızı sağlamlaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda uzay-zamanın (space-time) dokusu hakkındaki bilgilerimizdeki boşlukları da dolduracaktır. İşbirliği ve azim üzerine kurulu bu çaba, evrenin karmaşık dinamiklerine ilişkin kavrayışımızı yeniden yazma potansiyeline sahiptir.
Kaynak: https://newslinker.co/the-elusive-gravitational-memory-unraveling-universes-hidden-symmetry/