Aşı reddi ve kararsızlığının toplum sağlığı için ciddi risk oluşturduğunu ifade eden Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, "Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdittir" dedi.
Dünya genelinde enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde en etkili yöntem olarak kabul edilen aşılar, sadece bireyleri değil, toplumu da koruyan önemli bir sağlık aracı olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, aşılamanın, salgın hastalıkların yayılmasını engellemeye ve ciddi sağlık sorunlarının önüne geçmeye yardımcı olduğunu vurgularken, halk sağlığının korunması için yeni doğan döneminden itibaren aşıların ihmal edilmemesinin büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Aşıların insan ve toplum sağlığı için öneminden bahseden Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, "Aşılar, çocukluk çağında yapıldığında çocukların bağışıklık sistemi daha henüz tam gelişmeden, bulaşıcı hastalıklara karşı koruyan bir kalkan vazifesi görüyor. Aşılama, tıpkı bir ordunun sürekli tatbikatlar yaparak harbe hazır olması gibi bağışıklık sisteminin tatbikatlarla mikroorganizmalara mücadele etme pratiğini geliştirmektedir. Doğum anında ve doğumdan sonraki süreçte bebeğin doğru şekilde büyüdüğünü ve geliştiğini takip ederken eş zamanlı olarak bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek ve bulaşıcı hastalıklara karşı korumak amacıyla aşılamalar yapılmaktadır. Bu sayede de enfeksiyon hastalıkları kaynaklı sakat kalma ve can kaybı ihtimali çok düşüyor" dedi.
"Türkiye'de 13 hastalığa karşı bağışıklama aşılamaları gerçekleştiriliyor"
Türkiye'de doğan her bebeğin Türk vatandaşı olup olmadığına bakılmaksızın Sağlık Bakanlığı'nın Çocukluk Çağı Aşılama Programı'na dahil edildiğini ve aşıların ücretsiz şekilde yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Kılıç, "Sağlık Bakanlığı'nın Genişletilmiş Bağışıklama Programı çerçevesinde bebeklere doğar doğmaz Hepatit B, 2 aylık olduğunda tüberküloz ve karma aşılar, 4'üncü ve 6'ncı aylarda bu aşılamaların devamı, 12,18, 24 ve 48. aylarda da farklı türden aşılar çocuklara yapılıyor. Türkiye'de 13 hastalığa karşı bağışıklama aşılamaları gerçekleştiriyoruz. Aşılama programı devletimiz için ciddi bir mali yük gibi görünebilir. Ancak bu aşılamalar gerçekleştirilmezse yaşayacağımız maddi ve manevi yük bunun kat kat üstünde olacaktır. Her geçen yıl kapsamlı, geniş ölçekli aşılama programları uygulamak için Sağlık Bakanlığımız ve üniversitelerimiz bilim kurulları ile bilimsel gerçeklikler doğrultusunda aşı programında güncellemeler yapmakta ve yenilikler ortaya koymaktadır. Mikroorganizmalarda yaşanan değişiklikleri ve memleketimizde görünen enfeksiyon hastalıklarını yakından takip ederek aşılama programımızı güncelliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Bebeklerde K vitamini ihmal edilmemeli"
Son dönemlerde K vitamini enjeksiyonu da dahil olmak üzere doğumdan sonra çocukların tıbbi bir müdahale görmesini istemeyen ailelerin sayısının giderek arttığını ifade eden Doç. Dr. Kılıç, "Türkiye'de doğan her bebeğe henüz hastaneden ayrılmadan K vitamini enjeksiyonu uygulanmaktadır. K vitamini yapılan çocukların kanama ile ilgili hastalık geçirme ihtimalleri oldukça düşük seviyededir. Aşılar gibi K vitamini enjeksiyonunun reddi de çocuklarımızın sağlıklarını riske sokan, hatta hayati risk oluşturan bir durumdur. Yakın zamanda hastanemize doğumdan sonra herhangi sağlıkla ilgili müdahale yapılmasını istemeyen bir ailenin bebeği getirildi. Hastamızın doğumu evde gerçekleşmiş. K vitamini ve doğum sonrası yapılması gereken aşılar bebeğe ailenin kararı ile yapılmamış. Çocuk hastanemize getirildiğinde aşırı kusma şikayeti ve genel durumunda bozukluk vardı. Hikayesinde evde doğduğunu ve K vitamini almadığını öğrendiğimizde bebekte beyin kanaması olabileceğinden kuvvetle şüphelendik. Yapılan tetkiklerle ne yazık ki hastamızda beyin kanaması tespit edildi. Beyin kanaması tespit edildiği için hastamız yoğun bakıma alındı ve takibi gerçekleştirildi. Yaşanan bu problemlerin sebebinin K vitamini enjeksiyonu yapılmaması olduğunu aileye ifade etmemize rağmen bir direnç ile karşılaştık. Uzun uğraşlar sonucunda aile tedaviye ikna oldu ve bebeğin kanaması durdu. Genel hali düzeldi. Hayati bulguları istediğimiz seviyeye geldi ve taburcu oldu. Toplumumuzda bu hususlarla ilgili bir kaygı ve tedirginlik olduğunda sağlık profesyonellerinden her daim bilgi alma imkanı mevcuttur. Sağlık Bakanlığı'nın aşılarla ilgili tereddütlerin tamamını giderecek doygun içerikli web sitesi vardır. Tüm anne babaların bu internet sitesini incelemesini tavsiye ediyorum" şeklinde konuştu.
"Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdit"
Aşı reddinin sağlıksız nesillerin yetişmesine neden olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Kılıç şöyle devam etti: "Bütün olumsuz haberlere, aşı reddi ve kararsızlıklarına rağmen ülkemizde aşılama oranları halen yüksek. Bu bizi mutlu ediyor. Ancak aşı reddi ve kararsızlığı bu hızıyla memleketimizde devam edecek olursa aşısız çocuklar toplumumuzun tamamı için çok ciddi risk oluşturma potansiyeline sahip. Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdittir. Dünyaya gözlerini yeni açmış savunmasız çocuklarımızın ebeveyn olarak bizlerin sorumluluğunda olduğu hiçbir zaman unutulmamalı. Her çocuğun aşılama kampanyaları ve Genişletilmiş Aşılama Programı ile korunmasının temel bir hakkı olduğuna inanıyorum."
Sağlık
Yayınlanma: 13 Mart 2025 - 11:23
Güncelleme: 13 Mart 2025 - 12:10
Doç. Dr. Kılıç: "Aşı reddi toplum sağlığı için risk oluşturuyor"
Sağlık
13 Mart 2025 - 11:23
Güncelleme: 13 Mart 2025 - 12:10
Aşı reddi ve kararsızlığının toplum sağlığı için ciddi risk oluşturduğunu ifade eden Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Osman Kılıç, "Aşı reddi sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdittir" dedi.
EDİTÖR

Haberler İHA Haber Ajansı tarafından sağlanmaktadır.
İlginizi Çekebilir