Hamamların yeri kültürümüzde her zaman farklı bir yere sahiptir. Yıkanmak ve temizlenmek haricinde örf ve adetlerimizi yerine getirmek için kutlama ve sosyalleşme amaçlı olarak da kullanılmıştır. Osmanlıdan bize kalan bu miras padişahların hanımları bile bu hamamlara gelmekteydi. Türkler için bu hamamlar sadece temizlenme amaçlı değil şifa ve arınma yeri olarak da kullanılmıştır.
Hamamların kullanım amaçlarından bazıları ise; gelin hamamı, loğusa kadınlarına kırk hamamı, adak hamamı ve yas alma hamamı gibi kadınların toplaşıp peşlerinde getirdikleri yemek amaçlı köfteler, sarmalar, baklavalar ve meyveler eşliğinde yapılan bu özel günlere ev sahipliği yapmıştır.
Hamamlar erkekler için ise; damat hamamı, sünnet hamamı, asker hamamı ve bayram hamamları yapılmaktaydı.
Türk hamamı Türk kültürü mirasında çok farklı bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Mimari açıdan oldukça ilgi çeken bu yapılar, içeride dönen sıcak muhabbetlerin, dedikoduları yapılan mahallelerin, yakılan kınaların ve hamam danslarının dilleri olsa da anlatılsa diyebiliriz.
Bunlar haricinde sağlık açısından da birçok faydası olduğunu söyleyebiliriz. Çoğunlukla mustarip olunan stresi hafiflettiği ve vücudu gevşetip, dinlendirdiğini, astım ve sinüzit tıkanıklığını giderdiği, cildin daha genç ve diri kalmasını sağladığını, kas ve kısıtlı eklem ağrılarının giderildiğini söyleyebiliriz.
Bu yapıların efsanesi “Hamama giren terler.” deyimini hatırlatarak sağlıklı, hoş sohbetli günler dileriz.